Göğüs EstetiğiGÖĞÜS ESTETİĞİ
Bu ifade yerine meme estetiği tabiri daha doğru durmaktadır. Çünkü tıbben, göğüs; akciğer ve kalp gibi organları koruyan örten, üzerinde memelerin de olduğu bölgenin genel adıdır. Göğüs estetiği ifadesiyle daha çok meme büyütme ameliyatları kasdedilmektedir. Aslında memenin küçültme, dikleştirme ve benzeri birçok estetik tedavisini içermektedir. Yine de biz burada meme büyütme ile ilgili bilgi vereceğiz. Diğer konularla ilgili bilgileri web sayfamızın diğer alanlarından edinebilirsiniz.
Plastik cerrahi girişimleri içinde meme büyütme cerrahisi kadar hem bilimsel hem de politik tartışma yaratan başka bir girişim yoktur. Meme büyütme cerrahisi aşağıda belirtilen çeşitli nedenlerle yapılan cerrahi bir girişimdir:
*Kişisel sebeplerle memelerinin küçük olduğunu düşünen kadınlarda vücut hatlarını düzeltmek için, *Gebelik sonrası meme hacmindeki kaybı düzeltmek için, *Meme büyüklüğünde simetrinin sağlanması için, *Çeşitli durumlarda memeyi yeniden oluşturmak için, *Tıbbi ya da kozmetik nedenlerle yerleştirilen meme implantlarının (protezlerinin) değiştirilmesi için.
Meme protezleri, şekil, içerik ve yüzey yapısı açısından incelendiğinde iki gruba ayrılmaktadır. Şekline göre meme protezleri yuvarlak ve anatomik (damla) olarak ikiye ayrılırlar. Yuvarlak protezlerin yatay ve dikey taban çapları birbirine eşittir. Anatomik protezlerde dikey çap, yatay çaptan biraz daha uzun olup, protezin yüksekliği alt kutupta üst kutuptan fazladır. Anatomik olarak adlandırılmasının sebebi memenin şekline daha çok benzemesinden ileri gelmektedir. İçeriğine göre ise piyasada silikon jel ile dolu protezler ve fizyolojik serum yani fizyolojik tuzlu su ile dolu protezler bulunmaktadır. Bunlarda silikondan oluşan katı zarfın içinde silikon jel ya da fizyolojik serum bulunur. Yüzey yapısına bakıldığında ise protezler yüzeyi düz ve pürtüklü protezler olarak iki gruba ayrılmaktadır. Pürtüklü yüzeyli protezlerin çevresinde kapsül oluşumunun düz yüzeyli olanlara göre daha az olduğu saptanmıştır.
Meme protezi yerleştirilmesi için elimizde 4 ayrı kesi seçeneği bulunmaktadır. Bunlar, koltukaltı, meme başı çevresi, meme altı ve göbek kesilerdir. Her kesinin kendine göre üstünlükleri ve zayıf noktaları vardır. En çok tercih edilenler meme altı ve meme başı çevresi kesilerdir. Meme başı çevresinde yapılan kesi areola adı verilen kahverengi kısmın çevresinde oldukça küçük bir yara izi ile iyileşmekle birlikte teknik olarak süt kanallarının kesilmesi gerekebilir. Meme altı kesisinde ise meme bezine ve süt kanallarına hiç bir zarar gelmediği gibi; meme altı oluğuna oturan belli belirsiz bir yara izi ile iyileşme gerçekleşir. Koltukaltı kesisinde meme üzerinde hiç bir kesi bulunmamakta ve koltukaltından girişim yapılmaktadır. Koltukaltı ve göbek kesilerinden genellikle endoskopik olarak protez yerleştirilir. Yara izleri ameliyat sonrası erken dönemde hafif kızarık olarak belirgin olsa da zaman içinde giderek solmakta ve belirsiz hale gelmektedir. Bu kesiler aracılığı ile meme bezinin ya da göğüs kasının altında düzlemlerde uygun büyüklükte bir cep hazırlanmakta ve protez bu cebe yerleştirilmektedir.
Meme protezi uygulamalarından sonra aktiviteler ilk üç hafta için kesinlikle kısıtlanmalı, bu süreden sonra yavaş yavaş artırılmalıdır. Birinci aydan önce tenis oynanmasına ve ağır sporlar yapılmasına izin verilmez. Ameliyat sonrasını takip eden 6-8 hafta içerisinde sauna, solaryum ve buhar banyosundan kaçınılmalıdır.
Giderek azalmakla birlikte aylarca sürebilen zaman zaman batma, yanma, kramp tarzında kısa süreli ağrılar oluşabilir. Günlük yaşamı etkileyecek boyutta olmayan bu ağrıların sıklıkları ve şiddetleri giderek azalır. Bu gibi durumlarda ağrı kesici kullanılabilir. Tüm meme bölgesinde hissizlik-uyuşma ve ödem (şişlik) oluşması doğaldır. Bu, genellikle geçici bir durumdur ve bunun ortadan kalkması 6-12 aya kadar uzayabilir. Bazı durumlarda 1-2 hafta içinde ortadan kalkan morluklar görülebilir. Benzer şekilde meme başında hissizlik, aşırı hassasiyet olabilir.
Ameliyat sonrası hastanın gündelik hayatına dönmesi, yapılan işlem, hastanın yara iyileşmesi ve hastanın toleransına bağlı olarak 10-30 gün arasında değişir.
|